17 Ekim 2011 Pazartesi

Hayırsever çiftçi 25 ton kavunu bağışladı

Haymana Türkşerefli köyünde yaşayan Başaran, her yıl ürettiği kavunların bir kısmını satıp, kalan kısmını bağışlıyor. Bu yıl da geleneği sürdürdüğünü dile getiren Başaran, tarlasındaki 25 ton kavunu sosyal yardım kuruluşları, öğrenci yurtları ve vakıflara verdiğini söyledi. Kendisine gelenlerle görüşüp kavunları dağıttığını aktaran Başaran, "Bu yıl 60 dönüm tarlaya kavun ektim. İki römork dolusu kavunu bir derneğimize bağışladım, gelip götürdüler. Kalan kavunları da öğrenci yurtlarına ve hayır kurumlarına bağışladım. Talep eden hayır kuruluşları belgeleriyle gelip tarladan kavunları yükleyip götürdüler." diye konuştu.
(CİHAN)

Dünya Kadın Çiftçiler Günü Kutlu Olsun!

Kadın çiftçiler, tarımsal örgütlerin başında olmalı.
15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü'nünTürkiyemiz için daha farklı bir anlamı var. Çünkü "Küçük Çiftçilik" yapısının hakim olduğu tarım sektörümüzde milyonlarca "Çiftçi Kadın" her gün usanmadan ve yılmadan katma değer üretmeye devam ediyor. Ancak ne yazık ki onların fazla sesleri duyulmuyor.

Bu büyük bir haksızlıktır. Hem ülke ekonomisi hem de tarım sektörüne böylesine önemli katkılar yapan kadın çiftçiler çok daha önde olmalı ve çok daha fazla temsil hakkına sahip olmalıdır. Bu çerçevede kadın çiftçileri ziraat odaları ve tarımsal kalkınma kooperatiflerinin yönetimlerinde görmek istiyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın başlattığı "Kadın Çiftçiler Yarışması"nın olumlu bir adım olduğunu düşünüyor, fakat yeterli görmüyoruz.

Bakanlığımız kadın çiftçileri, başka etkinlikler ile de hatırlamalı ve onları teşvik etmelidir. Son sözümüz ise, kadın çiftçilerimize. Kadınlarımız, her alanda yarattığı katma değerin, esirgemediği emeğin Türkiye'nin gerçek gücü olduğunun farkına varmalı, değiştirmek istediklerini sivil toplum örgütlerinde en önde yer alarak, birlikler, kooperatifler kurarak ve yaşatarak yapmalıdır. Toplumların gelişimi kadınların yönetici, önder ve söz sahibi olmalarına bağlıdır.

"Çiftçi Kadınlar"ımızın bu anlamlı gününü en içten dileklerimizle kutluyoruz.

Çiftçilik

İnsan gücü ve çeşitli makinalardan faydalanılarak toprağın işlenmesi, ekilmesi, mahsulün elde edilip değerlendirilmesini içine alan üretim bölümü. Bugünkü çifçilik daha genel manada olup, hayvancılık ve kültür balıkçılığı da uğraştığı işler içinde mütalaa edilmektedir. Eskiden çiftçilik teriminden bir çift hayvanın çektiği saban veya pullukla yapılan ziraat anlaşılırdı. Bugün en modern makinalarla yapılan fenni usullerin uygulandığı çifçilik, ekonominin temelidir ve bu başlıbaşına bir ilim sayılmaktadır. Bu kadar geniş ve dalları olan çiftçiliği şu ana bölümlere ayırmak mümkündür:

1. Ziraat bitkileri: İnsanlara lüzumlu olan ana gıda maddelerinin üretimi bu bölüme girer. Diğer bölümlere göre en fazla toprak ile uğraşan koldur. Bu kısımda yetişen bitkilerin hepsi yıllıktır. Yani bir sene içinde ekilir, toplanır. Özelliklerine göre dört ana gruba ayrılır:

a) Hububat: Buğday, arpa, yulaf, çavdar, mısır , darı çeltik gibi bitkiler olup, hepsi yurdumuzda yetişmektedir.

b) Baklagiller: Bakla, bezelye, fasulye, nohut, burçak, mercimek vb.’dir. bunlara eskiden bakliyat denirdi. Hepsinin memleketimizde bol miktarda ziraati yapılır.

c) Endüstri bitkileri: Yağ, dokuma, şeker, sigara endüstrisinin ham maddesini meydana getirirler. Çeşitleri memleketimizdeki değişik bölgelerde bol olarak elde edilir. Bunların başlıcaları: Tütün, pamuk, haşhaş, şekerpancarı, keten, kenevir, susam, ayçiçeği, yer fıstığı, anason ve patatestir.

d) Otlak ve yem bitkileri: Bunlar hayvanlara yem olarak yetiştirilir. Özellikle sulak arazide bol miktarda ekimi yapılır. Yazın yaş olarak, kışın da kurutulmuş olarak hayvanlara verilen otlak ve yem bitkileri memleketimizde bol olarak yetiştirilir. Çeşitli çayır otları, yonca, fiğ, bu bitkilerin en önemlilerindendir.

2. Bağ-bahçe bitkileri: Büyük emek ve devamlı bakım isteyen bu bitkiler dört ana bölüme ayrılır:

a) Meyvecilik: Çok çeşitli meyvelerin yetiştiği yurdumuzda 50’den fazla türde ağacın ekimi, bakımı yapılıp, meyvesi alınmaktadır. Bunların başlıcaları elma, erik, armut, şeftali, kayısı, kiraz, vişne, zeytin, kestane, çam fıstığı, ceviz, fındık, kiraz, portakal, limon, greyfurt ve muzdur.

b) Bağcılık: Doğu Anadolu’nun yüksek yerleri, yaylaları, Karadeniz bölgesinin bol yağış alan yerleri hariç, Anadolu’nun her yerinde yetiştirilir. Ege bölgesi, Orta Anadolu önemli bağcılık bölgeleridir. Bir kısmı ihraç edilen üzüm, yaş olarak yendiği gibi, pekmez yapılarak ve kurutulmak suretiyle kışın da tüketilmektedir.

c) Sebzecilik: Taze olarak yendiği gibi konserve ve kuru olarak da kullanılan bitkilerin ziraatı memleketimizde bol miktarda yapılmaktadır. Son yıllarda seracılığın gelişmesi iklimi müsait olan yurdumuzda her mevsim taze sebze bulunmasını mümkün hale getirmiştir. Çiftçiliğin bu bölümünde az topraktan bol mahsul elde edilir.

d) Çiçekçilik ve süs bitkileri: Bazı memleketlerin ihraç ederek milyarlar kazandığı zevkli, özel bilgi isteyen bir daldır. Park ve bahçeleri, evleri süsleyen ve seralarda özel olarak yetiştirilen çiçeklerin binlerce türü vardır.

3. Hayvancılık: Çiftçiliğin temel konusudur. Hayvanlardan elde edilen süt, yoğurt, peynir, yumurta, et, gibi gıdaların yanında deri, yün ve gübrelerinden de istifade edilmektedir. Bir kısmı binek olarak kullanılmaktadır. Hayvancılık üç ana bölüme ayrılır:

a) Büyük baş hayvanlar: Bu hayvanlar ahır ve çayırlarda sürü halinde yetiştirilir. Başlıcaları at, sığır, eşek, katır ve devedir.

b) Küçük baş hayvanlar: Koyun, keçi ve bunların çeşitleri bu üretimin içine girerler.

c) Evcil hayvanlar: Tavuk, kaz, ördek, tavşan, hindi daha ziyade küçük işletmeler halinde yetiştirilir. Son senelerde adetleri artan tavuk çiftlikleri bol miktarda yumurta ve et üretmektedirler.

4. Pazarlama: Yetiştirilen ürünlerin taze ve kuru olarak pazarlama bölümüdür. Yolların ve sevk edilecek vasıtaların bulunması ürünlerin pazarlanmasını kolaylaştırmaktadır. Fabrikalar kurularak hammaddeler işlenmekte, insanların kullanacağı hale getirilmektedir. Şeker, yağ, dokuma, süt, peynir, un fabrikaları en önemlileridir.

5. Tarım hastalıkları: Tarlada, bahçede, bağda, ahırda, depo edilen yerlerde alınacak koruyucu tedbirler, ilaçlamalar, ürünleri hastalıktan korur. Bunlar zamanında, bilgili olarak yapılacak olursa verim artar, daha iyi ve bol mahsul elde edilir. Tarım Bakanlığının kuruluşları, çiftçilere bu konuda yardımcı olarak bol ürün elde etmelerini sağlamaktadır.

6. Toprağın sulama, bakımı ve gübrelenmesi: Çiftçiliğin en önemli koludur. Bunların fenni usullerle yapıldığı zaman verim o kadar fazla olur. Yağmur sularının ve rüzgarların aşındırması bunlara karşı alınacak tedbirler de bu bölümün içine girer.

7. Tarım makinaları: Çiftçilikte bol miktarda makina kullanılmakta, böylece daha fazla ürün alınmaktadır. Bu tarım aletleri; toprağın hazırlanması, ekimin yapılması, bitkilerin bakımı, ürünlerin toplanması, ambalajlanması gibi değişik yerlerde kullanılan tür ve çeşitleri vardır. Çok miktarda olan bu makina ve aletlerin bakımı, onarılması, tarım makinaları bölümünü meydana getirmiştir

16 Ekim 2011 Pazar

arılarda zehirlenme şekilleri ve belirtileri

Mide zehirlerinden etkilenirler. Besinlerine karışmış tarım ilaçlarını sindirim sistemine alırlar.

Kontakt (temas-deyme) zehirlerinden etkilenirler. Arıların kitukulasına (derisine) tarım ilacı değdiği zaman arılar ölür.

Solunum zehirlerinin etkisi ile zehirlenerek ölürler. Bunlar genellikle fümigant ilaçlardır.
Kovan önlerinde binlerce ölü arının bulunması, koloni populasyonu azalması, hırçınlık, ana arı kaybetme, ana arı yüksüklerinin ve yalancı kolonilerinin oluşması, uçma yeteneğinin azalması, arka ayağı sürükleyerek yürümesi, arıların üşürgibi titremesi ve kümelenmesi, ölen arılarda kanatların ayrık ve dilin uzamış vaziyette durması pestisit zehirlenmesinin en önemli belirtileridir. Genç işçi arıların ve yavruların ölümü ise pestisitli polenin kovana taşınması ve tüketilmesinden kaynaklanmaktadır. Zirai mücadele ilaçlarından zehirlenen arılar kovana dönemeden ölürler. Kovana gelebilenler ise anormal davranış gösterdiklerinden getirdikleri ilaçlı nektarı diğer arılara veremezler. Bu nedenle, ilaçların balda kalıntı sorunu yok denecek kadar azdır. Ancak ilaçlama yapılan bölgelerde toplanan polen ve propoliste ilaç kalıntıları bulunabilir ve bunlar insanlar tarafından tüketilmemelidir.

bal küçük çocuklara verilebilir mi

Bal 1 yaşından küçük çocuklar için tavsiye edilmemektedir. Nedeni Clostridium Botulinum bakterisinin balda gelişememesine rağmen, spor formunun balda bulunma ihtimalinin olması ve bu bakterinin bebeklerde Bebek Botulizmi denilen bir hastalığa neden olmasıdır. Bu sporlar çevremizdeki havada, toprakta, tozda ve ham tarımsal ürünlerde bulunmaktadır. Birçok gıdada olduğu gibi balda da bulunabilen bu sporlar erişkinler ve 1 yaşından büyük çocuklardaki gelişmiş bağışıklık ve sindirim sisteminden dolayı problem teşkil etmezken, 1 yaşından küçük bebeklerde bağırsak mikro florasının yeterince gelişmemiş olmasından dolayı botulizme neden olabilmektedir.

Arı yetiştiriciliği desteklemesi 2010

Arı yetiştiriciliği yapan, merkez birliği düzeyinde örgütlenmiş yetiştirici birlikleri ve/veya üretici birliklerine üye olan üreticilere, Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı olma şartı ile kovan başına, seralarda doğal polinasyonu sağlamak amacıyla bombus arısı kullanan yetiştiricilere ise koloni başına aşağıda belirtilen miktarda ödeme yapılır.

Arı kovan başına 6 TL
Bambus arısı 50 TL/koloni

buzağı desteklemesi 2011

değerli yetiştiriciler

buzaği desteklemesinden faydalanmak için yapilmasi gerekenleri şu şekilde siralayabiliriz..

buzağinin 2010 yilinda suni tohumlamadan doğmuş olmasi gerekmektedir.
buzağiya küpesinin takilip il/ilçe tarim müdürlüklerinden pasaportunu alip bu pasaportu damizlik siğir yetiştiricileri birliğine götürüp kayit ettirmek gereklidir.ilinizde damizlik siğir yetiştiricileri birliği yoksa il/ilçe tarim müdürlüklerinden e-islah kayitlarinin yapilmasi gerekmektedir.
buzağiniz dişi ise 3-6 aylik yaşta iken (brucella s-19 ) aşisinin yapilmasi gerekmektedir.buzaği erkek ise bu aşiya gerek yoktur.


buzaği desteği: 60 tl
aşi desteği :20 tl

(20 tl desteği alabilmek için dişi buzağilara brucella aşisi ve şap aşisinin yapilmasi şarti vardir)


değerli yetiştiriciler hayvancilikla ilgili hangi destekler veriliyor bu desteklerden nasil faydalanabilirim diyosaniz mesajlarinizi bekliyoruz.

15 Ekim 2011 Cumartesi

İç Anadolu Bölgesi'nde neden tarım ve hayvancılık yapılır?

iç anadolu bölgesinde tarım ürünleri,iç anadolu bölgesinin tarım faaliyetleri,iç anadolu bölgesinin hayvancılık faaliyetleri

TARIM


Bölge ekonomisinin temeli tarıma dayanır. Ekili - dikili alanların oranı bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alır. Çalışan nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşır.

İklimin yarı kurak karakterine rağmen, çok geniş alanlar tarıma ayrılır. Bölgenin tarımı iklim şartlarına bağlıdır. Özellikle ilkbahar yağışlarının yetersizliği veya gecikmesi, tahıl üretiminde önemli dalgalanmalar meydana getirir, iklim yarı kurak olduğu için nadas ihtiyacı duyulur. Tarımın en önemli problemi sulamadır.

Bu amaçla büyük sulama kanallarının (barajların) yapılması ve yeraltı suyundan yararlanılması gerekir.Ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayanır. Türkiye'de ulusal gelirin %20'sini bu bölge sağlamaktadır.

Tarım ürünleri içinde tahıllar başta gelir. Türkiye genelinde tahıla ayrılan toprakların yarıya yakını bu bölgededir. Yer şekilleri ve iklim koşulları tahıl tarımını öne çıkarır. Düzlüklerin geniş yer kaplaması makineli tarımı kolaylaştırmıştır.

Bölgenin sulanabilen bölümlerinde şeker pancarı tarımı yapılır. Buğday, şeker pancarı ve elmanın en fazla üretildiği bölgedir. Şeker pancarının özellikle Konya, Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Niğde gibi şeker fabrikalarının bulunduğu yerlerde ekimi yapılır.

İlkbahar yağışı ve yaz kuraklığı tahıla uygun ortamı oluşturmuştur. Türkiye'nin tahıl ambarıdır. Sulanabilen arazinin azlığı buğday ekim alanlarının geniş olmasına yol açmıştır. Bölgede buğday nadas yöntemiyle yetiştirilir. Alan bakımından nadasa bırakılan toprakların en fazla olduğu bölgemizdir. Bölgede yaz kuraklığının erken başlaması sebze türü bitkiler üzerinde olumsuz etki yapar.

HAYVANCILIK


İç Anadolu Bölgesi'nde yaygın olarak bozkırların görülmesi küçükbaş hayvancılığın gelişmesine neden olmuştur. Bölgede Ankara ve Eskişehir çevresinde tiftik keçisi yaygınlaşırken diğer yörelerde daha çok koyun beslenir. Küçükbaş hayvanlardan elde edilen yün ve tiftik, dokumacılığı teşvik etmiştir

Kümes Hayvancılığı Nedir?

Kümes Hayvancılığı; tavukçuluk, hindicilik, kaz ve ördek yetiştiriciliği, bıldırcın yetiştiriciliği, deve kuşu yetiştiriciliği gibi kanatlı hayvanların yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı.


kümes hayvancılığı



Süs kuşu yetiştiriciliği, bir tarım faaliyeti sayılmadığı için bu grupta yer almaz.
Kümes hayvancılığı, hayvancılık sektörünün en gelişmiş ve teknolojiye en açık olanıdır. Aynı zamanda hayvansal protein açığının kapatılmasında dünyanın elindeki en büyük kozudur. Üretiminin kolay ve hızlı olmasının yanında maliyetinin de düşük olması başlıca üstünlüklerindendir.


Kümes hayvancılığı içinde tavukçuluk; üretim miktarı ve potansiyeliyle başta gelmektedir.


Kümes hayvancılığı elde edilen ürüne göre iki ana gruba ayrılır:
Etçi kümes hayvancılığı

Kanatlı hayvanlardan et üretmek amacı ile yapılan faaliyetlerin bütününe verilen ad.
Kanatlı eti üreticiliği, günümüzde büyük bir sektör olmuştur. Özellikle 1990 yıllarda, artan tüketimle beraber hızlı bir gelişim göstermiştir.Bu gelişim sektörde çalışan şirketlerin entegreleşmeleriyle sonuçlanmıştır. Entegre şirketler, bünyelerinde damızlık, kuluçka,yem üretim,kesimhane ve pazarlama ünitelerini barındırırlar. Bu durumlarıyla oldukça büyük organizasyonu oluştururlar. Entegre şirketlerde sadece kümesler entegre bünyesinde değildir. Etlik kümes sahipleriyle, entegreler arasında fason üretim anlaşmalarıyla çalışma yapılır.Kümes sahipleri, genellikle küçük veya orta ölçekli çiftçilerdir.

küçükbaş hayvancılık nedir




Küçükbaş hayvancılığı; koyunculuk, keçicilik, tavşan ve kürk hayvanı yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalıdır.

Yurdumuzda değişik bölgelerde yani Karadeniz'de yetiştirilen koyun ırkları birbirinden farklılık gösterir. Batı Anadolu ve sahil bölgelerinde genellikle ince kuyruklu yerli koyunlar; Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yağlı kuyruklu yerli koyunlar yetiştirilmektedir.

Keçi varlığımızı ise, bugün Orta Anadolu'da yok olma sınırında olan Tiftik keçisi (Ankara keçisi) ile Türkiye'nin dağlık, ormanlık ve çalılık bölgelerinde daha çok yetiştirilen Kara keçi oluşturur. Çeşitli yörelerimizde az miktarda süt keçisi göze çarpar.
Türkiye'de hüküm süren kurak iklim ve buna bağlı yetersiz otlaklar, gelir düzeyi çok iyi olmayan halkın elindeki hayvanların yetersiz beslenmesi nedeniyle, hayvanların çoğunluğunu, küçük yapılı, düşük verimli olmasına neden olmuştur.

Hayvancılık NediR

Tarımın bir kolu olan hayvancılık ; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi.
Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır.
Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.
HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN;
· Hayvan soyları iyileştirilmeli(ıslah edilmeli): Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey, Eskişehir-Çifteler.
· Mera hayvancılığı yerine ahır hayvancılığı geliştirilmeli: Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir. Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir.
· Otlaklar korunmalı: Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı geliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli.
· Yem üretimi artırılmalı.
· Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana)
· Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli
· Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı.
*** Türkiye’de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisi altındadır.
HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI:
BÜYÜK BAŞ HAYVANCILIK: (Sığır, at, eşek, katır, deve)
· İNEK:Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Ş.Pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı.
· MANDA: Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G.Marmara Bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir.
*** Büyük baş hayvancılık batı bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklinde gelişmiştir.
KÜÇÜK BAŞ HAYVANCILIK
1. KOYUN: Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye’nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz Bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu’dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve G.Doğu Anadolu Bölgeleri de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir.
Koyun Türleri:
· Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir.
· Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu’da yetiştirilir.
· Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
· Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir.
2. KIL KEÇİSİ: Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
3. TİFTİK KEÇİSİ (Ankara Keçisi): Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara- Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir.
***Sağılan ve kesilen hayvan sayısı az; üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken ; üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetiştiriciliği).
* KÜMES HAYVANCILIĞI ( Tavuk , horoz, hindi, kaz, ördek)
Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir. *
ARICILIK: Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa,İzmir, Balıkesir,Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür.), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir.
İPEK BÖCEKÇİLİĞİ: İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.Marmara’da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir.
BALIKÇILIK: Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir.
Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri:
· Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması.
· Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı.
· Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği.
· Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol avcılığı gibi)
· Denizlerimizdeki kirlenmenin önlenememesi.
Türkiye’de Balık Üretiminin Denizlere Göre Dağılışı:
1. Karadeniz % 67
2. Ege Denizi % 13
3. Marmara Denizi % 11
4. Akdeniz % 9